19 Temmuz 2010 Pazartesi

Asal Sayıyı, Asil Sayı Yapan Adam. . .


Not: Bu yazıyı okumadan evvel Boney-M 'den Daddy Cool 'u fon muziği olarak açmanız şiddetle tavsiye edilir..

“Benim Adım Harry Kewell...


Galatasaray'lı Kewell...


Futbol hayatımda çok düştüm...


Düşürüldüm...


Bitti dediler...


Ayağa kalkamaz, oynayamaz dediler.


..Galatasaray'da yeniden doğdum...


Arkadaşlığı, mutluluğu buldum Galatasaray'da...


Bir şeyi çok iyi ögrendim:


"GALATASARAYLI OLMANIN NE BÜYÜK AYRICALIK OLDUĞUNU”






2 Temmuz sabahında Harry Kewell Galatasaray’da haberini duyduğumuzda hepimiz çok şaşırmıştık. Tüm Galatasaraylıların içine sinen bir transfer oldu demek de mümkün değildi. Sakatlığı, uzun süredir forma giyememesi ve transfer edildiği bölgede Arda Turan gibi son yıllarda alt yapımızın en büyük armağanının olması taraftarı tedirgin eden gelişmelerdi. Skibbe’nin “Kewell’ın gelmesi, Arda’nın gönderilmesi anlamına gelmiyor” açıklaması içimize su serpmişti. Süper Kupa finalinde 65. dakikada oyuna girip 66. dakikada arka direkte kafayı vurarak Galatasaray forması altında attığı ilk golle, gönlümüze Kewell sevgisinin oklarını göndermiş oldu.


Sezonun ilk maçında Denizlispor maçında gene takımımızın ilk golünü atan Haryy Kewell, 2. kez giydiği turuncu formayla 2. golünü atıp Turuncu formanın Kewell ile anılmasını sağlayan en önemli unsur oldu.


Harry Kewell saha içinde lider, saha dışında abi, tribünlere kardeş olabilen Galatasaray’da forma giyen en profesyonel oyuncu olmayı şimdiden başardı. Adnan Polat’ın dediği gibi bu yaşına ve şanına rağmen idmanlara ilk gelen ve son giden hep o oldu.


Onun saha içinde olması bizlere huzur verdi, umut verdi. Parçalıyla gördük onu, işte parçalının en çok yakıştığı insan dedik. 19 numaralı asal sayıyı, asil sayı durumuna çeviren insan dedik. Saha içinde lider, saha dışında aile babası… Duruşunu sevdik. Avrupa’da ki en önemli maçımızda, risk alıp ben her yerde oynarım demeni sevdik. Daddy Cool şarkısını haykırarak sana duyurabilmek için söyledik.


GS Store´a girdik, senin karton posterini görünce koşup elini öptük, resim çektirdik. Bordeaux maçında öyle bir çaktın ki topu 90’a, hala o golü seyrediyoruz jeneriklerde. İki yıldır bizimleydin ama ayrılacağın dedikoduları yayılmaya başlamıştı. Sırf bu yüzden yönetimi bile karşımıza aldık ve 7 ay öncesinden kampanya başlattık; tribünlere düşüncelerimizi astık “Stay with us Harry Kewell” dedik. Aslantepe’de 52 bin kişilik koro halinde Daddy Cool şarkısını sana dinlettirebilme ihtimalini sevdik. Seni çok sevdik be Harry, gerçekten çok sevdik…


Ve sonunda dün(Pazar) akşama doğru yeniden sözleşme imzaladığını; “sizi bırakmıyorum hep beraber Aslantepe’deyiz kazanacak çok zafer var” dediğini duyduk Harry. Günün en güzel haberi bu dedik, sevincimizi MSN´de, Facebook´ta, Twitter´erda paylaştık. Ağzımızdan sevinç çığlıkları, klavyemizden sevinç karakterleri çığ gibi büyüdü. Her Galatasaraylının dilinde bu gece senin şerefine kutlama yapmak var Harry…


Bu sene Neil ile çok şey başaracağız Kewell, iyi ki buradasın, iyi ki kaldın be Harry.



Galatasaray´ın golü: 19 Numaralı formasıylaaaaaa Harryyyyyyyyyyyy . . .






14 Temmuz 2010 Çarşamba

Mankutlaşan Toplum






Türkiye’nin siyasi ve yaklaşan referandum süreciyle ilgili yazı yazmayı planlarken, geçmişte bana anlatılan bir hikaye geldi aklıma.Cengiz Aytmatov’un ‘ Gün Olur Asra Bedel ‘ kitabından bir hikayedir bu.
‘Mankut Çinliler esir aldıkları Türkler in kafasındaki saçları kazıyarak başına bir yaş deri geçirirler. Başlarında deri ile esir aldıkları türkleri günlerce aç ve susuz olarak çölde bırakırlar. Bu yaş deri kurudukça beyni sıkar ve bu işkenceye maruz kalanların çoğu ölür. ölmeyenleri ise ölümden daha kötü bir hayat beklemektedir. Ölmeyenler öyle bir noktaya gelir ki, hafızasını kaybederler. Hafızasını kaybeden insan, gözünü Çinli efendisinin dizinin dibinde açtığını zanneder ve çok ideal bir köle olur. Bunlara Mankut Türk derlermiş. Bu köleler için artık hiç bir tedbir almadan rahatça tüm ayak işlerinde kullanırlar ve genelde ölene kadar hayvan gütmek gibi işlerde kullanırlar. ‘
Ülkemizin durumuna bakınca, terör sorunu varken, ekonomi batmışken, referandum yaklaşırken ülkenin hali hafızasını kaybeden insanlardan farklı gözükmemektedir.Ülkemiz insanın çoğu batıda yazlık yerlerde bu durumlardan bihaber biçimde yaşarken, bazıları da ekonomik ve sosyal bunalımlardan intihar eder hale gelmiştir.Başta olanlara itaat edenler ne derse yapan insan sayısınında ülkenin yarısı olduğu varsayarsak acaba gerçekten MANKUTLAŞIYOR MUYUZ ?
13 Temmuz 2010 Salı

Altyapı Nedir Ne işe Yarar ?


Total Futbol & Alt Yapı
Son dönemlerin moda lafıdır total futbol, göze gelen çok pasa dayalı oyun olduğu söylenmektir.Bilgilisi bilgisizi herkes bu terim üzerinden değerlendirmeye başladı futbolu.Bu çok beğenilen ve göze gelen hoş oyun tarzı için; milyonlarca dolar harcamaya razıdır sanırım kulupler.İşte hatada burada başlamaktadır.Kulupler kendi özkaynak sistemlerini geliştirmek yerine para harcayarak başarıya ve iyi kadroya ulaşacaklarını sanıyorlar.
Elimizdeki en somut örnek olarak, İspanya üzerinden değerlendirmelerimize başlayabiliriz.
Üstte paylaştığımız resimdeki isimlere yakından bir göz atalım.
Valdes, Bojan,Pique,Puyol,Gio,Messi,Xavi,İniesta...Bu oyuncuların bu kulube maliyetleri ve ülke futboluna katkılarını görünce total futbolun kaynağının nerede olduğunu görebiliriz.Bu oyuncular yıllardan beri aynı belli bir ekolun, belli bir yapının parçaları.Bizlerin gözlere hoş gelen total diye adlandırdığımız futbola anında ulaşmadı bu isimler.12-13 yaşından beri birlikte oynayan ve aldıkları nefesi, kalplerinin atışlarını,saha içindeki nabız sayılarını bilecek kadar birbirilerine bağlı ve bilgilidirler...Bizlerin 2 senedir gördüğü Barcelona & İspanya'nın temelinde altyapılara verilen önem olduğu çok bellidir.
Şimdi kendi ülkemize gelirsek; bunu yıllarca en iyi yapan takım olan Galatasaray kendine ihanet edercesine Florya'yı unutup, kendi yetiştirdiği oyuncuları takasta kullanma gafletinde bulunmaya başladı.1996-2000 yılındaki başarılarda altyapıdan gelen oyuncuların başarısını kim yadsıyabilir ki ? İşte bunu terkederek ekonomik transferler yapmaya başlayan takım son iki senedir büyük hayalkırıklığı yaşatıyor taraftarına.
25 yıl öncesinde ligde fırtına gibi esen Trabzonspor takımı da ; alt yapısının ekmeğini çok yemiştir.Kendi yetiştirdiği oyuncuların savasçı ruhlarıyla ligde Karadeniz Fırtınası olmayı başarmışlardır, onlar bunu sürdürmek yerine, dışardan oyuncu ticaretine başlayarak kendi gemilerini ateşe verdiler.Son yıllarda kendi altyapıların oyuncu çıkarmaya başaramayan kulup eski başarılarını da mumla arar hale gelmiştir.
Türk Futbolundan hemen bir örnek verelim; geçen sene şampiyon olan Bursaspor'un kadrosuna göz atarsak göze hoş gelen futbolun olmasını sağlayan oyunculara bakalım; Ozan İpek, Sercan Yıldırım, Volkan Şen.3 oyuncuda altyapının eserleridir, Bursaspor'un başarısında en çok katkıyı sağlayan isimlerdir.
Bu transfer döneminde gene takımlarımızın yüksek bedelli transferler yaptığını ve oyuncuların peşinde olduğunu duyuyor ve okuyoruz.Göze hoş gelen futbol için bu kadar para harcamaya gerek olmadığını her örnekte o kadar bariz görüyoruz ki; gereken tek şey SABIR. . .
12 Temmuz 2010 Pazartesi

Yıkılan Ümitlerim !


O kadar ümitliydim ki Avrupa Şampiyonası öncesi.Takımımızın Turgut Atakol Turnuvasındaki basketbolu da herkesi çok mutlu etmişti, Hırvastistan’a oyuncularımızı yollarken büyük beklentiler içine girmiştik.

Antrenörümüz Alaaddin Yakan ve yardımcısı Hasan Özmeriç takımına çok güveniyordu.
Elbette güvenecekti, Türkiye’nin en büyük yeteneklerinden Furkan Aldemir’in önderliğinde takımımız hazırlık maçlarında çok büyük performans göstermişti.

Takım kadrosu ;


OYUNCU KADROSU
NO
ADI SOYADI

1
İbrahim YILDIRIM
Banvit
2
İzzet TÜRKYILMAZ
Banvit
3
Melih MAHMUTOĞLU
DarüşşafakaCT
4
Dusan CANTEKİN
Efes Pilsen
5
Can M. MUTAF
Fenerbahçe Ülker
6
H.Göksenin KÖKSAL
Galatasaray CC
7
Sertaç ŞANLI
Genç Telekom
8
Furkan ALDEMİR
Pınar Karşıyaka
9
Birkan BATUK
Pınar Karşıyaka
10
İlkan KARAMAN
Tofaş
11
Fırat TÖZ

Tofaş
12
Volkan İNCEKARA

Trabzonspor
13
Mükremin Deniz KILIÇLI

WWU (ABD)


Madalya beklediğimiz takımımız öncelikli olarak Sırbıstan’a mağlup oldu.Sırplar çok güçlü olur dedik, ikinci maç bu sefer Litvanya takımımızı mağlup etti.3. maç Karadağ’ı kesin yeneriz dedik ve onlara da yenilmeyi başardık.Başardık diyorum çünkü bu kadroya inanılmaz güven besliyor ve yetenekli oyuncular olduğunu düşünüyorduk. Sonuç tamamen HÜSRAN.


Bu hüsranın sebebi, federasyon tarafından incelenmelidir.Bunun nedeni orada potansiyelleri yüksek olan oyuncuların kötü oynaması değildir.Bu tamamen Türk antrenörlerin başarısızlığı ve acizliğidir.Bu genç oyuncuları benchte sadece havlu sallayan insanlar haline getiren Türk Antrenörlerin eseridir bu başarı.

Federasyonun bu duruma el atmasını ve gerekli tedbirleri almasını beklemekten başka çaremiz yok.Bu oyuncular altyapılarda yıldız, A Takım seviyesinde kenarda paslanırken, benim federasyonum 6 yabancı hakkı veriyor takımlara.Genç oyunculara resmen siz yetişmeyin imajı vermekte.Kendi oyuncularımıza, kendi altyapımıza sahip çıkamadığımız sürece bir adım ileri gidemeyeceğiz.Her spor dalı için geçerlidir bu.Önce kendi öz kaynaklarını çalıştıracaksın kendine ekol oluşturacaksın.En güvendiğimiz kadrolardan biri olan 90-91 kuşağı tamamen hayalkırıklığı yaşattılar.
Enes-Furkan-Deniz-Can-Şafak ve daha niceleri bu cocukları kazanmak için yabancı sınırını artırmak yerine bu oyuncularımızın sürelerinin artması ve tecrübe kazanmaları için bir şeyler yapmasını bekliyoruz federasyonumuzun…

Onlar bunlarla uğraşmak yerine işin kolayına kaçıp, Emir’i Türk yaparlar, Dudley Türk olur.Benim İlkan’ım , Furkan’ım , Dusan’ım, Sertaç’ım oturur havlu sallar.

Basketbolumuz elden gidiyor, bir şeyler yapmak gerekir. . .


Yıkılan Ümitlerimizi canlandırmak federasyonun görevi.Almanya’dan Kahin Paul’ü transfer etmek yerine , Avrupa’dan getirelecek yabancı koçlarla altyapı düzeylerinde belli bir ekol oluşturmak için çalışmalara başlamaları yapılacak en doğru hamledir…






Herkese selamlar, öncelikle sitemizi takip eden herkese sonsuz teşekkür ederim.
Yeni kurulan bir blog olarak, hedefimiz güncel olayları takip etmek hayatın içinden ve hayata dair bilgiler sunmak olacak sizlere.İçinde siyaset,spor,magazin,ders, müzik aklınıza gelebilecek her konu hakkında bir şeyler bulabileceksiniz.
Sizlerle paylaşayarak ve paslaşarak uzun soluklu bir iş yapmak en büyük hedefimdir.Kendi yazılarım ağırlıkta olacak olmasına rağmen sizlerinde desteklerini her zaman bekleyeceğim.Katkıda bulunmak isteyen herkesi bekliyorum ve destekleriniz için şimdiden herkese teşekkür ediyorum…

Başlangıç

Hayata dair her şeyi paylaşmak için 13.07.2010'da YAYINDAYIZ . . .

Hakkımda

Hoşgeldiniz

Türkün Gücü

free counters

Takip Edenler